HUKUKİ İŞLEMLERİN SINIFLANDIRILMASI
Borçlar Hukuku kapsamında borcun kaynakları; hukuki işlemler, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşme olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Burada ifade edilen “hukuki işlem” kavramı, bir yahut birden çok kişinin, hukuk düzeninin öngördüğü sınırlar içerisinde gerektiğinde diğer unsurlarla birlikte hukuki sonuçlar doğurmaya yönelmiş irade açıklaması veya açıklamalarından oluşan hukuki bir olgudur. Hukuki işlemler, çeşitli özellikleri esas alınarak sınıflandırılabilir. Hazırlanan bu içerikte hukuki işlemler, “kişi sayısı bakımından”, “ivazlı olup olmamaları bakımından” ve “malvarlığına etkileri bakımından” sınıflandırılarak açıklanacaktır.
KİŞİ SAYISI BAKIMINDAN HUKUKİ İŞLEMLER
Kişi sayısı bakımından hukuki işlemler “tek taraflı hukuki işlemler” ve “birden fazla taraflı hukuki işlemler (sözleşmeler)” olmak üzere iki sınıfa ayrılabilir.
TEK TARAFLI HUKUKİ İŞLEMLER
Hukuki işlemin yalnızca tek tarafı vardır. Bu tür işlemlerde, karşı tarafın kabulü gerekmez. Bir diğer ifade ile bu tür işlemler, tek bir tarafın iradesi ile meydana gelir.
- Alım Hakkı
- Geri Alım Hakkı
- Önalım Hakkı
- Vasiyetname
- Temsilci Atama
- Nişanı Bozma
- Takas
- Dönme
- Fesih
- Azil
- İstifa
BİRDEN FAZLA TARAFLI HUKUKİ İŞLEMLER
Birden fazla tarafın söz konusu olduğu hukuki işlemler, diğer bir ifade ile sözleşmeler; bir hukuki sonuç oluşturmak amacıyla, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamalarında bulunmalarıyla ortaya çıkan hukuki işlemdir. İçerik itibariyle “tek tarafa borç yükleyen sözleşmeler” ve “iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler” olmak üzere ikiye ayrılır.
TEK TARAFA BORÇ YÜKLEYEN SÖZLEŞMELER
Tek tarafa borç yükleyen sözleşmelerde sözleşmenin iki tarafı olması ve sözleşmenin hukuki sonuç doğurması adına karşı tarafın kabulü gerekse de, taraflardan yalnızca biri borç altına girmektedir.
- Bağışlama
- Kefalet
İKİ TARAFA BORÇ YÜKLEYEN SÖZLEŞMELER
İki tarafa borç yükleyen sözleşmeler, tarafların her birinin borç altına girdiği hukuki işlemlerdir. Niteliği itibariyle “tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler” ve “eksik iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler” olmak üzere ikiye ayrılır.
TAM İKİ TARAFA BORÇ YÜKLEYEN SÖZLEŞMELER
Taraflar aksini kararlaştırmadıkça, edimler aynı anda ifa edilir.
- Satış Sözleşmesi
- Kira Sözleşmesi
- Mal Değişimi Sözleşmesi
- Eser Sözleşmesi
- Hizmet Sözleşmesi
EKSİK İKİ TARAFA BORÇ YÜKLEYEN SÖZLEŞMELER
Taraflardan biri edimini önce, diğeri daha sonra yerine getirir.
- Ödünç Sözleşmesi
- Saklama Sözleşmesi
- Vekalet Sözleşmesi
İVAZLI OLUP OLMAMALARI BAKIMINDAN HUKUKİ İŞLEMLER
Kelime anlamı olarak “karşılık” anlamına gelen ivaz, hukuki işlemde karşı taraf açısından kazanç niteliğindedir. Hukuki işlemler, “ivazlı hukuki işlemler” ve “ivazsız hukuki işlemler” olmak üzere iki sınıfa ayrılabilir.
İVAZLI SÖZLEŞMELER
Sözleşme karşılığında iki tarafın da ediminin söz konusu olduğu, diğer bir ifade ile karşı tarafın bir ivaz yerine getirdiği hukuki işlemlerdir.
- Satış
- Kira
- Hizmet
- Mal Değişimi
- Finansal Kiralama
İVAZSIZ SÖZLEŞMELER
Sözleşme karşılığında karşı tarafın bir ivaz yüklenmediği, diğer bir ifade ile taraflardan birinin yerine getirmesi gereken bir ediminin bulunmadığı hukuki işlemlerdir.
- Bağış
- Kefalet
- Vekalet
- Saklama
MALVARLIĞINA ETKİLERİ BAKIMINDAN HUKUKİ İŞLEMLER
Hukuki işlemler, malvarlığına yaptıkları azaltan etki açısından borçlanma muamelesi ve tasarruf muamelesi olarak ikiye ayrılır.
TAAHHÜT İŞLEMLERİ
Sözleşmenin yapıldığı anda malvarlığının pasifinde bir artış meydana getiren hukuki işlemlerdir. Borçlar hukukunda düzenlenen işlemler, genellikle taahhüt işlemi niteliğindedir.
TASARRUF İŞLEMLERİ
Sözleşmenin yapıldığı anda malvarlığının aktifinde azalma meydana getiren hukuki işlemlerdir.
- Alacağın Devri Sözleşmeleri
- İbra Sözleşmeleri
Türk Ceza Kanunu’nda “adliyeye karşı suçlar” başlığı altında düzenlenen suç uydurma suçu, işlenmediği bilinen bir suçun, yetkili makamlara işlenmiş gibi ihbar edilmesi yahut işlenmeyen bir suçun delil veya emarelerinin soruşturma yapılmasını sağlayacak biçimde uydurulması eylemine karşılık gelmektedir.
Madde 271 (1) İşlenmediğini bildiği bir suçu, yetkili makamlara işlenmiş gibi ihbar eden ya da işlenmeyen bir suçun delil veya emarelerini soruşturma yapılmasını sağlayacak biçimde uyduran kimseye üç yıla kadar hapis cezası verilir.Türk Ceza Yasası’nın 271. maddesinde düzenlenen suç, iki seçimlik işlenme biçiminde vuku bulmaktadır.
FAİLİN İŞLENMEMİŞ SUÇU, İŞLENMİŞ GİBİ YETKİLİ MAKAMLARA İHBAR ETMESİ
Fail, suçun bu görünüş biçiminde, işlenmemiş bir suçu sanki işlenmiş gibi, suçu kovuşturmaya yetkili makamlara ihbar etmektedir. Objektif olarak kovuşturma makamlarını harekete geçirebilecek nitelikte, gerçek dışı bir ihbarda bulunulması suçun oluşması için yeterli olup, kovuşturma makamlarının gerçekten harekete geçmiş olmaları gerekmemektedir. Bununla birlikte, işlenmemiş suçun ihbarı eylemi, suçun oluşması için yeterli olup, ayrıca suçun delillerinin de uydurulmuş olması gerekmemektedir. Nitekim yukarıda da izah edildiği üzere, söz konusu iki eylem, suçun iki farklı görünüş biçimi olup, seçimliktir. İşlenmemiş bir suçun uydurulması suretiyle bir kimseye suç isnat edilmesi eylemi suç uydurma suçunu değil, Türk Ceza Kanunu 267. maddesinde düzenlenen iftira suçunu oluşturacaktır. Suç uydurma suçunda, iftira suçunun aksine işlenmemiş bir suçun faili olarak belirli bir kişi gösterilmemektedir. Önemle belirtmek gerekir ki, gerçekte bir suç işlenmiş olduğu halde, failin abartmak ve ekleme yapmak suretiyle bunu kovuşturma organlarına ihbar etmiş olduğu hallerde, suçla korunan hukuksal yarar göz önünde bulundurulduğunda, bu suç meydana gelmeyecektir.
İŞLENMEMİŞ BİR SUÇUN DELİL VE ESERLERİNİ SORUŞTURMA YAPILMASINI SAĞLAYACAK ŞEKİLDE UYDURMASI
Bir diğer suçun seçimlik işleniş biçimi olan “işlenmemiş bir suçun delil ve eserlerinin uydurulması” eylemi, failin işlenmemiş bir suçun delil ve eserlerini uydurmak suretiyle, kovuşturma organlarının kendiliğinden harekete geçmesini sağlamaya yönelik eylemlerini teşkil etmektedir.
Her ne kadar söz konusu hükümde, “bir suçun delil ve emarelerini soruşturma yapılmasını sağlayacak biçimde uydurmak” ibareleri yer alsa da, burada mühim olan, uydurmanın objektif olarak soruşturma makamlarını harekete geçirebilecek nitelikte olmasıdır. Bir diğer ifade ile, fiilen soruşturmaya başlanmış olup olmaması, suçun oluşması bakımından önem arz etmeyecektir. Suç uydurma suçunda esas olan failin, ceza soruşturmasının başlamasına yönelik eylemleridir. Bu kapsamda, başlamış bir soruşturmayı delil uydurmak suretiyle yanlış yönlendirme eylemi, suç uydurma suçunu değil, Türk Ceza Kanunu 181. maddesinde düzenlenen suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçunu teşkil etmektedir.
Suç, ilk işleniş biçimi itibarıyla soyut, ikinci işleniş biçimi itibarıyla somut tehlike suçudur.765 sayılı eski Türk Ceza Yasası’nda yer alan düzenlemede, suçun maddi unsurundaki seçimlik hareketlerden biri olarak, failin işlenmemiş bir suçun faili olarak kendisini göstermesi durumu yer alırken, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda söz konusu eylem “Suç Üstlenme” başlığı ile 283. maddede bağımsız olarak düzenlenmiştir.